Somut Olmayan Kültürel Miras ve Kültürel İfade Çeşitliliği

Kültürel İfadelerin Çeşitliliğinin (KİFAÇ) Korunması ve Geliştirilmesi Sözleşmesi ise, kültürel ifadelerin çeşitliliğinin kültürel endüstri alanında korunmasını öngörmektedir. Yani, bu sözleşmeyle, sinema, müzik, televizyon, kitap, dergi, elektronik alan gibi kültüre dayalı bir çok endüstri dalındaki tektipleşmeye karşı, uluslararası toplumun harekete geçmesi ve küresel kültürler karşısında ulusal kültürlerin de endüstri alanında varlık göstererek kültürel ifade çeşitliğini sağlama hedeflerine katkı vermesi beklenmektedir. Bu sözleşmede, kültürel ifade çeşitliliği için özgün, bireysel ve çağdaş yaratımların yeri ve önemi vurgulanıyorsa da geleneksel kültürlerin -daha doğru bir ifadeyle SOKÜM’ün Korunması Sözleşmesi’nin tanımladığı alanlarda ortaya çıkan kültürün- bunu sağlamadaki rolü, yeri ve katkısı da kaydedilmektedir. KİFAÇ’ın Korunması ve Geliştirilmesi Sözleşmesi kapsamında UNESCO çatısı altında bugüne kadar üretilmiş belgelerde kültürel ifade çeşitliliği ile somut olmayan kültürel miras arasındaki var olan ilişki hiçbir şekilde reddedilmemiştir. Nitekim, 2002 yılında Türkiye’nin öncülüğünde ve ev sahipliğinde UNESCO Genel Müdürlüğü ile ortaklaşa İstanbul’da düzenlenen Kültürel Çeşitliliğin Aynasında Somut Olmayan Kültürel Miras başlıklı Kültür Bakanları Yuvarlak Masa Toplantısı, gerek 2003 ve 2005 Sözleşmelerinin hazırlık çalışmalarını başlatan hükümetlerarası iradenin ortaya çıkması gerekse bu iki terimin birbirini bütünlediğinin bu denli güçlü bir şekilde vurgulanması bakımından sözleşmelerin öz ve amaçlarını belirleyen ilk adım olarak hatırlanmalıdır.
Küreselleşmenin ve kitle kültürünün olumsuz etkileri her iki sözleşme metninde de açık bir şekilde vurgulanmıştır. (Oğuz vd. 2005:163; Oğuz vd. 2009:106-107). Her iki sözleşmede de tek bir merkezden yayılan ve insanlığın zengin yerel ve geleneksel kültürlerini ve bu kültürlere dayalı yeni üretimlerini tehdit eden kitle kültürü veya popüler kültür ürünlerinin hızla geleneksel kültürlerin yerini aldığı, ilgili toplulukların, grupların veya genel anlamda bütün toplumun içinde bulunduğu olumsuz koşullar veya iletişim çağının yarattığı birtakım algılar nedeniyle yeterli bilincin oluşturulamadığı, böylece insanlığın binlerce yılda ürettiği ve kuşaktan kuşağa aktardığı kültürlerin yok olma sürecine girdiği, bu kültürlerden esinlenen yeni üretimler yapma imkânının ortadan kalktığı, bunun sonucunda da insanlığın kültürel ifade çeşitliliğini kaybederek tek-tipleşmekte olduğu bu iki sözleşmenin satır aralarından okunabilir. SOKÜM’ün Korunması Sözleşmesi, insanlığın kültürel ifade çeşitliliğinin sürdürülmesinin SOKÜM’ün korunmasına bağlı olduğunu açık bir dille vurgulamaktadır. Sözleşmenin Giriş kısmında 1989 UNESCO Geleneksel Kültür ve Folklorun Korunması Tavsiye Kararında, 2001 Kültürel Çeşitlilik Evrensel Bildirgesinde ve Kültür Bakanları Üçüncü Yuvarlak Masa Toplantısında kabul olunan 2002 İstanbul Bildirgesinde vurgulandığı gibi, somut olmayan kültürel mirasın kültürel çeşitliliğin potası ve sürdürülebilir kalkınmanın güvencesi olduğu açık bir dille ifade edilmektedir. (Oğuz vd. 2005:163) Benzer şekilde KİFAÇ’ın Korunması ve Geliştirilmesi Sözleşmesi’nde de kültürel ifade çeşitliliğinin sağlanmasına yönelik en önemli unsurlar arasında SOKÜM’ün Korunması Sözleşmesi’nin tanımladığı kültür ürünleri gösterilmektedir. KİFAÇ’ın Korunması ve Geliştirilmesi Sözleşmesi’nin Giriş kısmında iki ayrı paragrafta Somut olmayan ve maddi zenginlik kaynağı olarak geleneksel bilginin… veya Geleneksel olanlar da dahil olmak üzere kültürel ifadelerin çeşitliliğinin bireylerin ve halkların kendi düşünce ve değerlerini ifade etmelerine ve başkalarıyla paylaşmalarına imkân sağ layan önemli bir etken olduğu (Oğuz vd. 2009:106) vurgulanmaktadır.
Bu cümleler kültürel ifade çeşitliliğini korumak ve buna katkı sağlamak isteyen sanatçıların esin kaynaklarını da işaret etmektedir. Tam bu noktada tek merkezden yayılan kitle kültürlerinin etkisi altında kalan Türk toplumu gibi toplumların -her iki sözleşmenin de yorumlanabilecek başka amaç veya sonuçları bir yana bırakılarak bakıldığında- içine düştüğü insanlığın kültürel ifade çeşitliliğine katkı yoksunluğu, üzerinde durulması gereken bir konu olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu süreç hem somut olmayan kültürel mirasları yok eden hem de insanlığın kültürel ifade çeşitliğine katkı vermeyen iki yönlü bir olumsuzluk süreci olarak okunabilir. Bu konudaki en çarpıcı örnekler, ilgili topluluk veya grubun arasında bulunması ve kuşaktan kuşağa aktarılarak yaşatılması gereken somut olmayan kültürel miras unsurlarının kültürel ifade çeşitliliğini oluşturabilecek veya destekleyebilecek sinema, müzik veya televizyon gibi en yaygın kültür endüstrisi alanlarında var olamaması ve binlerce yılda oluşan ortak belleğin referans kaynakları olarak kullanılamaması ile ortaya çıkmaktadır.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir